Hazret-i Nuh İle İsyankâr Oğlu Nasıl Konuştu?
Hazret-i Nuh İle İsyankâr Oğlu Nasıl Konuştu?
Birkaç gün önce bir televizyon
programında, programa konuk olan bir öğretim üyesine Hz. Nuh ve kendisine
inanmayan oğlu Kenan hakkında sorulan bir soru üzerine ilginç bir tartışma
yaşanmıştı. Tartışmayı ilginç kılan hem soru, hem de buna verilen cevaptı. Nuh
tufanında, dağlar gibi yükselen dalgalar arasında Hz. Nuh ile oğlu Kenan’ın
konuşmaları, yani seslerini birbirine nasıl duyurabildikleri sorulmuş; konuk
akademisyen ise bunun ancak cep telefonu ile olabileceği cevabını vermişti.
Öncelikle böyle bir sorunun sorulmasına niçin ihtiyaç duyulduğu meselesi
halledilmelidir. Çünkü böyle bilgilendirici bir programda, insanlar için bir
fayda sağlamayacak böylesine bir sorunun sorulması bana göre gariptir. Fakat
soruya verilen cevap çok daha hayret verici olmuştur.
Bilindiği gibi Kuran-ı Kerim’in
üçte birinden biraz fazlası peygamberlerin ve bazı geçmiş kavimlerin
kıssalarından oluşur. Bunun niçin böyle geniş yer tuttuğunun elbette pek çok
sebebi ve hikmeti vardır. Her şeyden önce kıssalar, insanlar için ibret
tabloları sunar. Ayrıca Hz. Muhammet’i ve inananları destekler, teselli eder ve
onlara güç verir. Ancak asıl kaçırılmaması gereken nokta kıssaların hiç birinde
detaya inilmemiş olmasıdır. Böylece Kuran, okuyanları detaylara daldırarak asıl
vermek istediği mesajın kaçırılmasını istemez. Mesela “Ashab-ı Kehf” kıssasında
bu kişilerin isimlerine ya da kaç yıl uykuda kaldıklarına değinilmez. Hz.
Yusuf’un kardeşlerinin kim oldukları söylenmez. Yüz yıl uyutulup diriltilerek
ölümden sonraki hayatın gerçekliğinin anlatıldığı kişinin ismi anılmaz. Hz.
İsa’nın havarileri ile ilgili ayrıntı verilmez. Bu örnekleri çoğaltabiliriz.
Dolayısıyla Hz. Nuh’un oğluyla konuşması meselesinde önemli olan nasıl veya ne
ile konuştuğu değil, neyi ne sebeple konuştuğu ve bu konuşmanın içeriğidir.
Verilen asıl mesaj da burada yatar.

Diğer bir nokta söz konusu
olaydan bahseden ayetlerin yanlış anlaşıldığıdır. Hz. Nuh’un kıssası Araf, Hud,
Müminun, Şuara, Kamer ve Nuh Surelerinde geçmektedir. Hud Suresinde (ayet:
42-43) anlatıldığına göre Hz. Nuh ve beraberindekiler gemiye bindiklerinde
yağmur çoktan başlamıştır ve şiddetini artırmaktadır. Bu esnada Hz. Nuh ve oğlu
arasındaki konuşma gerçekleşir. Kuran’dan, kısa konuşmayı yaparken suların daha
da yükseldiğini ve nihayet Kenan’ı ve inanmayan diğer insanları yuttuğunu öğreniyoruz.
Tamamen Allah’ın iradesi ve vahyiyle söz söyleyen peygamberler ve bu
peygamberlerin büyüklerinden olan Hz. Nuh niçin böyle bir şeye güç yetiremeyip
de bir cihaza ihtiyaç duysun? Asıl mesele budur. Bir örnek verelim:
Hz. İbrahim ve Hz. İsmail Kâbe’yi
inşa ettikten sonra Allah Hz. İbrahim’e, insanları buraya davet etmesini
emreder. O devirde Kâbe ve çevresi insanların uğramadığı ıssız bir yerdir. Hac
Suresinde anlatıldığına göre Hz. İbrahim “Rabbim, ben sesimi insanlara nasıl
duyurabilirim?” diye sorunca, Allah, bunun kendisi için kolay olduğunu ve
duyurmanın kendisine ait olduğunu beyan eder. Yukarıdaki mantığa göre bunun da
ancak dev bir megafon, telgraf ya da internet gibi bir şeyle olması icap eder.
Oysa bu doğru bir yaklaşım değildir. Her şeye güç yetiren ve dilediğini yapan
Allah’a, kullarının sesini uzak mesafelere duyurmak için bir materyal gerekli
midir?
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz:
Hz. Nuh ile oğlu Kenan arasında, tufanla sonuçlanacak bir yağış sırasında kısa
bir konuşma geçmiştir. Dalgaların yüksekliği ile ilgili kullanılan “dev
dalgalar” ifadesi bugün de mübalağa yoluyla kullanılmaktadır. Tersi dahi olsa baba
ile oğulun arasında uzun mesafeler olduğu kanısına varacak bir delilimiz
yoktur. Öte yandan Hz. İbrahim örneğinde olduğu gibi bir an böyle olduğunu
düşünsek bile yine de Allah’ın, kullarının sesini muhataplarına iletmesi için
bir vasıtaya ihtiyaç duymadığını biliyor ve inanıyoruz. Demek ki doğru soru, baba
ile oğlunun ne konuştukları; doğru cevap ise şudur: İhtiyar yahut çocuk
doğurması mümkün olmayan kullarını buna elverişli kılan, kulunu babasız olarak
dünyaya getiren Allah her şeye gücü yetendir!
Yorumlar
Yorum Gönder